Milli Savunma Bakanlığı çocuk mu kandırıyor: O zaman neden 20. madde
“`html
Milli Savunma Bakanlığı’ndan Disiplin İhlalleri Açıklaması
Milli Savunma Bakanlığı, kamuoyunu meşgul eden bazı teğmenlerin ve diğer personelin Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi ile ilgili açıklamada bulundu:
Bakanlık kaynakları, “Yapılan incelemeler çerçevesinde Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk süreci devam etmektedir. Bu sevk, her hangi bir ceza anlamına gelmez ve süreç henüz sonuçlanmamıştır” şeklinde bir bilgi verdi.
Özellikle, Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreni öncesinde bazı öğrencilerin, değişiklik yapılmış olan yönerge ile kaldırılan metni okumak istemelerine rağmen, amirleri tarafından bunun mümkün olmadığı defalarca kendilerine bildirilmiştir.
Törenin sona ermesinin ardından, dönem birincisi tarafından teğmenlerin, seremoni sahasında toplanmaları yönünde anons yapılmış ve ailelerin alanı terk etmeleri istenmiştir. Ayrıca, basın mensupları da tören alanına davet edilmiştir.
- Yapılan kılıç çatma sırasında, okutulacak metin hakkında yalnızca bu eylemi organize eden teğmenlerin bilgisinin olduğu,
- Teğmenlerin büyük bir kısmının sadece kılıç çatışması olacağı düşüncesiyle toplandıkları, misafir askeri personelin de bu durumu doğruladığı,
- Gerçekleşen eylemin, mezuniyet sevinci ile anlık bir durum olmayıp, önceden planlandığı,
- Bazı öğrencilerin ısrarlı taleplerine rağmen, amirlerin gerekli önlemleri almadıkları ve eylem esnasında müdahalede bulunmadıkları tespit edilmiştir.
Bu durumu organize eden teğmenler ile sorumluluğu bulunan diğer personel hakkında, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu gereğince YDK’ya sevk işlemleri başlatılmıştır.
“KILIÇ ÇATMAK DEĞİL, DISİPLİNSİZLİK MESELESİ”
İddia edilen suç, sadece kılıç çatmak veya “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” ifadesini söylemek değil; amirlerin uyarılarına rağmen, kasti ve planlı bir disiplinsizliğin gerçekleştirilmesidir. Yapılan soruşturmanın içeriği okunacak metinle ilişkili değildir. Disiplinsizliğe yol açanların YDK’ya sevk edilmesi, bunun en çarpıcı kanıtıdır.
Burada asıl önemli olan, içerik ne olursa olsun, disiplin sürecinin her zaman işletilmesi ve disiplinden ödün verilmemesi gerektiğidir.
Söz konusu eylem, amirlerin izni olmadan, grup olarak organize edilmiş; basının bilgilendirilmesi ile eylemin duyurulması hedeflenmiş ve emir-komuta zinciri hiçe sayılmıştır. Bu durum, askeri hiyerarşi açısından kabul edilemez bir durumdur ve göz ardı edilemez.
“DISİPLİNSİZLİKTE ‘AMA’ OLMAZ”
Disiplinsizliğin “ama”, “fakat”, “lakin” gibi ifadeleri olamaz. Sürece dahil olanların genç yaşlarda olmaları, daha önce disiplin cezası almamış olmaları veya okunan metnin daha önce var olmuş olması gibi nedenler, disiplinsizlik gerçeğini değiştirmez.
Sağduyu sahibi herkesin bunun bir disiplinsizlik olayı olduğunu anlayabilmesinden memnuniyet duyuyoruz. Bu tür disiplinsizlikler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) birlikteliğine zarar verebilir ve gruplar arası bölünmelere yol açabilir.
Üstlerin emirlerine uymayan bu tür olaylar, hiyerarşiye duyulan saygının azalmasına ve astların üstlerine karşı güveninin sarsılmasına neden olur.
“ATATÜRK ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN TARTIŞMALAR KABUL EDİLEMEZ”
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği gibi, “Disiplin olmazsa ordular sevk edilemez.” TSK’nın milli ve manevi değerleri bir bütün oluşturur. Atatürk üzerinden bir ayrışma yaratacak davranışların kabul edilmesi söz konusu olamaz.
Onun adının anılması veya değerlerinin savunulması kisvesi altında izinsiz eylemlere bahane sağlanmamalıdır. Atatürk, disiplinli bir ordunun gerekliliğine inanan bir liderdi ve onu savunmanın yolu bu değerlere saygı göstermekten geçer.
“TSK YIPRATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Özellikle, bu disiplinsizlikler sebebiyle TSK’ya yönelik asılsız ithamların ortaya çıkması ve kamuoyunda son üç aydır TSK’nın gündeme gelmesi sonucunda, kurum yıpratılmaya mahkum edilmiştir.
Sonuç olarak; askerliğin temel ilkesi disiplindir. Disiplin, binlerce yıllık onurlu tarihimizden gelen milli, manevi ve mesleki değerlerden oluşan kurallardır. TSK’daki tüm personel, bu kurallara uymakla yükümlüdür ve disiplinin devamlılığı esastır.
– Üst düzey disiplin anlayışı ile öne çıkan ordumuzun,
– Tüm tehditlere karşı ülke ve milletimizin savunma güvenliğini sağlamak için sürekli çalıştığı,
– İstiklal Harbimizden itibaren en yoğun ve kapsamlı faaliyetleri yürütmekte olduğu,
– Terörle mücadelede elde edilen sürekli başarıların, çabalarının daha da artırıldığı bir dönemde yıpratılmaması için herkesin daha dikkatli ve duyarlı olması önemlidir. Olayın çarpıtılması veya dezenformasyona itibar edilmemelidir.
SARI ÖKÜZ HİKAYESİ
Bakanlığın açıklaması, “Sarı Öküz” hikayesini akıllara getirdi. FETÖ kumpasları dönemlerinde de bu hikaye sıkça gündeme gelmişti.
“Sarı Öküzü vermeyecektiniz” diyerek, bir şeyin verilmesi durumunda sonrasında ortaya çıkabilecek tehlikeleri vurguluyor. Örneğin, bir işbirliği sırasında belirli bilgilerin dışa verilmesi işin başarısını tehdit edebilir.
Bununla birlikte, “Sarı Öküzü vermeyecektiniz” ifadeleri, bir durumun dikkatle gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizmektedir.
SARI ÖKÜZ HİKAYESİNİN ANLATTIKLARI
Bir zamanlar, geniş meralarda bir öküz sürüsü yaşarmış ve bu sürünün etrafında, av peşinde koşan bir aslanlar grubu varmış. Ancak, öküzler hep bir arada olduklarında aslanlar onlara saldırmaktan çekinirmiş. Aslanların bir plan yapması gerekiyormuş. Topal aslan, yanına birkaç arkadaşını alarak, beyaz bir bayrak çekerek öküz sürüsüne yaklaşmış.
Öküzlerin lideri ‘Boz Öküz’, onları tatlı dille selamlamış:
– Saygıdeğer öküzler, sizden özür dilemek için geldik. Geçmişte size zarar verdiğimizin farkındayız. Ama inanın ki, tüm bu sorunların sorumlusu o ‘Sarı Öküz’. Onun rengi bizleri büyülüyor ve barışseverliğimizi unutturuyor. Bizimle bir probleminiz yok. Onu verin, huzur içinde yaşayalım.
‘Boz Öküz’ ve arkadaşları, bu teklifi tartıştıktan sonra bu öneriyi mantıklı bulmuş ve ‘Sarı Öküz’ü aslanlara vermişler. Fakat tek ‘Benekli Öküz’ buna karşı çıkmış ama sözlerini geçirememiş.
Bir süre sonra aslanlar, bu defa ‘Uzun Kuyruk’u istemişler:
– Barışsever olduğumuzu görebiliyor musunuz? Ancak, şu uzunca ama özel kuyruğun varlığı, bizim için hep bir tehdit oluşturuyor. Onu verirseniz, aramızdaki anlaşmazlık durumunu kapatalım.
Sonuç olarak, öküzler ‘Uzun Kuyruk’u da vermişler. Bu olay sık sık tekrarlanmış ve sonunda öküzlerin gücü azalmışken, aslanlar daha da cesaretlenmiş. Artık doğrudan ‘Şunu verin yoksa karışmayız’ demeye başlamışlar.
‘Boz Öküz’ ve birkaçı geride kalmış. Bir gün içlerinden biri liderine sormuş: “Ne oldu? Bu savaşı nerede kaybettik? Biz ne kadar güçlüydük” diye.”
‘Boz Öküz’, ‘Benekli Öküz’ün sözlerini hatırlayarak, gözleri dolarak cevap vermiş: “Biz, ‘Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün bu savaşı kaybettik…”
“`